17 Mayıs 2015 Pazar

İsmet Aşıksoy Röportajı

İsmet Aşıksoy Röportajı

      Y B - Lefkoşa Anadolu Güzel Sanatlar Lisesi’nde, Kontrabas öğretmeni olarak görev yapıyorsunuz. Kontrabas, bizim toplum müzik kültürüne yabancı bir çalgı olduğu aşikardır. Öğrenim sürecinde  neden Kontrabası seçtiniz? Sizi bu çalgı üzerine uzmanlaşmaya tetikleyen dürtüler nelerdi?

 

I A- Kontrabas Kıbrıs'ta bulunmayan bir çalgıydı. Okula gitmeden önce sayın Yılmaz Taner'den bilgi aldım, bana Kıbrıs'ta kontrabasın ihtiyaç duyulan bir çalgı olduğunu söyledi. Ben de bunun üzerine Gazi Üniversitesi'ne okumaya gittiğimde ana çalgı olarak Kontrabası Seçtim.  

 

 

      Y B - KKTC’nin yegane sanat eğitimi veren okulunda öğretmensiniz. Bu okulda eğitim öğretim yapmanın avantajları ve zorluklarını bizlerle paylaşır mısınız? Ülkemizde genel olarak sanata gereken önem ve değer veriliyor mu?

 

 

I A- Lefkoşa Anadolu Güzel Sanatlar Lisesi Kıbrıs'ın incisidir. Sizin de belirttiğiniz gibi Kıbrıs'ta ne güneyde ne de kuzeyde başka böyle bir okul yok. Dışardan bakıldığında bu okulda görev yapmak insanlara çekici geliyor. Fakat sürekli kendinizi geliştirmek zorundasınız. Eğer kendinizi geliştirmezseniz öğrencileriniz sizinle alay edecek seviyeye gelebiliyor. Sürekli bir usta çırak ilişkisi içerisinde eğitimlerimizi sürdürüyoruz. Çalgımızdan kopmadığımız Için çok şanslıyız. Ülkemizde sanata gerekli önemin devlet tarafından verildigini pek söyleyemeyiz. Ancak elimizdeki imkanlarda küçümsenecek gibi değil. Daha iyi seviyelere geleceğimize zaman aşımı içerisinde inanıyorum. 

 

 

 

      Y B - Öğrencilerin genel olarak popüler kültüre ve özellikle popüler müziğe eğilimleri aşikardır. Fakat sanat eğitiminde kullandığınız temel, Klasik Batı Müziği temelleri üzerine kurulu… Öğrencilerinizi bu kültüre ilgi göstermeyi ve dolayısı ile kendi eğitimlerinden haz duymasını nasıl sağlıyorsunuz? Sizce Klasik müzik, öğrenilmesi zor bir müzik türü müdür?

 

Klasik Müzik gerçekten çok güzel ve zevkli bir müzik. Fakat bunun bir eğitim sürecinden geçirilip Anlaşılır Hale Getirilmesi Gerekmektedir. Klasik Müzik Eğitimi Almayan Bir Kimse Bu Müziği Anlamakta Zorluk Çeker. Bizimde Okulumuzda Amacımız Bu Müziği Çocuklara Küçük Yaştan Aşılamak. Sırasında Batı Müziği Ile Klasik Müziği Birleştirip Ortak Müşterekte Bir Sentez Yaparak Çocuklara Bu Müziği Daha Da Sevdiriyoruz. Klasik Müzik Öğrenmek Istekliliğe Bağlı Olarak Zor Veya Kolay Denilebilir. Kişi Istekliyse Bu Zorluk Zevke çevrilir. 

 

 

      Y B - İçinde olduğumuz haftada sizin yazmış olduğunuz “Kıbrıs Türk Halk Oyunları ve Müziklerinin Yapısı” isimli bir kitabın tanıtımını yaptınız. Bu kitabı yazmanızdaki amaç nedir? Kitaptan ne gibi beklentileriniz var? İleride yine böyle projeler için planlarınız var mı?

 

Evet Gerçekten Bu Hafta Çok Yoğun Geçti. Kitap Tanıtımı Için Radyo Mayısta, Radyo Programına Katıldım.  Arkasından Okulumuz Salonunda Tanıtım Etkinliği Yaptık. 

Bu Kitap Diğer Halkbilim Kitaplarından Farklı Olarak, müziksel yapı açısından Kıbrıs Türk halk oyunlarını incelemektedir. Bu Özelliğinden Dolayı Bu Kitap Bir Ilktir. Kitapta, Kitabın Içerisinde Verdiğimiz nota Örneklerinden de Anlayacağınız Gibi Tek Sesten Evrensel Çok Sesliliğe Bir Geçiş Sağlanıyor.  Bu Özellik te Dünya Müziğiyle Kıbrıs Türk Müziğinin Kaynaşmasını sağlayarak öğrencilerin müziklerimizi daha iyi Anlamalarına Yardımcı Olacak diye düşünüyorum. Kitabımın Bu Iki Müzik Arasında Sentez Oluşturup Bir köprü vazifesi göreceğine inanıyorum. Bu Kitabı Öğrencilerimiz Ve Kendi Müziğimizle Ilgilenen Herkes Için Bir Kaynak Olmasını Diliyorum. İlerde Bu Kitabın Gelişmiş Hali Olarak CD' li Ve DVD'li Versiyonunu da Çıkartmayı Düşünüyorum.  

 

      Y B - Sizce, Kıbrıslı Türkler olarak arşivci bir toplum muyuz? Bireysel veya kurumsal olarak tutulan arşivlerin ileride ülkemize ne gibi faydaları olabilir? Bunun önemi nedir?

 

 

Türk Milleti Genel Olarak Arşivci Bir Toplum Değildir. Kendi Tarihimizi Bile Çoğu Zaman Yabancı Kaynaklardan Öğreniyoruz. Ne Acıdır Ki Öyle Bir Alışkanlığımız Var. Halbuki Çocuklarımıza Bırakabileceğimiz En Güzel Miras budur. Bir Toplumun Tarihten Kokması Kendi Kültüründen Korkmasıdır. Kendi Kültürü Olmayan Bir Toplum Kaybolur. Bu Sebeple Kültürümüzle Folklörümüzle Ilgili Araştırmaların Çoğalmasını Canı Gönülden Diliyorum. Teşekkür Ediyorum.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder