Soru 1- Müziğe temel çalgı olan piyano ile başladınız. Yüksek öğrenime başlarken ise, yaylı çalgı ailesinden olan viyolonsel çalmaya başladınız. Anadal değiştirmenizdeki başlıca etkenler nelerdir?
Soru 1- Ben 6 aylık İstanbul'dan Kıbrıs'a döndüğümüzde keman sanatcısı dedem Mustafa Kenan ve piyano öğretmeni teyzem Gaye Kenan Çağlar'ın evinde büyüdüm. Bu evde hep piyano öğrencileri oldu. Teyzem çok sevilen bir müzik öğretmeniydi. Dedemin hiç bir zaman bana keman öğretmek gibi bir girişimi nedense olmadı.Dört yaşında teyzemle piyano başında kendimi bulduğumda henüz ne çalmak istediğimi bilmediğim bir yaştaydım.Piyano temel çalgı olarak hayatımda hep varoldu ve çok seviyorum. Ortaokul yıllarında sevgili Tanju Hoca'yı eski senfoni binasında Saint saens'in Kuğunun Ölümü isimli viyolonsel eserini çalarken gizli gizli izledim. Eve döndüğümde ben viyolonsel çalmak istiyorum dedim. Buna en çok dedem Mustafa Kenan arka çıktı. Annemler de büyük destek verdi. Viyolonsel alındı ve Tanju abiyle ilk çalışmalarıma başladım. Yüksek öğrenime gittiğimde viyolonsel çalıyordum. Marmaradaki piyano hocam Doç.Dr.Mari Barsamyan piyanoyu anadal olarak devam etmem konusunda çok ısrar etti ancak kararımın farklı olmasından dolayı da bana uzun bir süre kırgın olduğunu hissettim. Herşeye rağmen onunla iki yıl çalıştım ve bugünkü piyano konusundaki birkimime çok büyük katkısı olmuştur. Mezun olduktan sonra senfoni orkestrası sınavında yükseklisans sınavlarımda eşlikcim olarak beni hep yüreklendirmiş ve yanımda olmuştur. Soru 2- “Expromte Trio” isminde bir oda müziği grubunda müzik icra ettiğinizi biliyoruz. Bu Trio nun kuruluş amacını, tarzını ve aşamasını anlatır mısınız? Expromte Trio geçirdiği tarihsel süreçte neler yaptı? Soru 2- Expromte Trio benim gözbebeğim. Bu adada bunaldığım zaman kaçtığım kaybolduğum gizli bahçem. Türkiye'de yaşadığım yıllarda çok aktif bir sahne hayatım oldu. Özellikle CRR Opera ve Senfoni orkestrasında her cuma akşamı dünyaca ünlü bir solistle sahnedeydim. Kıbrıs'a döndükten sonra sadece sınıfta olmak beni çok bunalttı. O dönemlerde Ilias Abdullin karşıma çıktı, 2006 yılından beridir birlikte aynı sahneyi paylaşıyoruz. Expromte kelime olarak birbirini hiç tanımayan müzisyenlerin aniden bir araya gelip ''Hadi müzik yapalım.''dedikleri bir kelime rusçada. Bu adı bize Tataristan'dan gelen bir piyanist takmıştı, biz de hiç değiştirmedik. Triomuz her yıl Bellapais Festivalinde sahne aldı. Bir cd çalışması yaptı. ''Her okula bir piyano'' adını verdiğimiz bir kültür eğitim projemizle devlet okullarına dört adet piyano aldık. Mozart'a iki tane doğum günü yaptık. Esas amacımız toplumun kültür sanat hayatında bir tat bir renk olmak. Öğrencilerimize örnek olmak, paslanmamak. Sahne tozu yutmuş insanlar sahnesiz yapamazlar. Bunu sahneye çıkmış herkes bilir.Triomuz tamamen gönüllük ilkesine dayalı olarak çalışmaktadır. Hiçbir maddi beklentimiz olmadı zaten olsaydı bu günlere gelemezdik. Gurubumuz sevgi anlayış özveri ve üretken insanların bir araya gelmesi sayesinde hala ayaktadır.Sağlıklı olduğumuz sürece de devam edeceğiz.
Soru 3- Expromte Trio, son konserinin temasını “Piazzola’ nın Rüyası” üzerine kurdu… Neden Piazzola?
Soru 3- Piazzolla, bir rüyasını anlatmış ve demiş ki:'' Eğer herkes tango yapsaydı, bu dünyada kötülük kalmazdı.'' Biz her yıl konseri planlamadan önce kendimize bir tema seçeriz. Örneğin Piazzolladan önce rahmetli dedem Mustafa Kenan'ın ölümünün 15. yılıydı. O sene Tschaikowsky'nin ve Rachmaninov'un ölüm temalı eserlerini çaldık. Bu sene de Piazzoll'nın bu söylemini tema olarak seçtik. Zaten temayı doğru belirlerseniz eserler ve konserin formu kendiliğinden oluşuyor. Ayrıca daha önce Piazzolla'nın Buenos Aires'te 4 mevsimini, Liber Tangosunu, Oblivionunu konserlerin ikinci yarılarında seslendirmiştik.Hepimiz çok severek çaldık zaten Piazzola çalmayı sevmeyen bir müzisyen gösterin, var mıdır acaba? Soru 4-Bize Doğu Akdeniz Üniversitesi’ ndeki çalışmalarınızdan bahsedebilir misiniz? Soru 4- Ben 1999-2001 yılları arasında Gazi Üniversitesi'nde yüksek lisans yaptım ve Kıbrıs'a biraz da kandırılarak geri döndüm. Bu konuları açmak istemiyorum, bu sene hayatımda beni kıran üzen herkesi affettim. Uzun yıllar özel bir okulda müzik öğretmenliği yaptım. Daha sonra devlette müzik öğretmenliğine başladım ve dört yıl gibi üzün bir süre Dipkarpaz ve Erenköy'de müzik öğretmenliği yaptım. Ancak alt yapım ve birikimim beni hep doktora yapmaya ve sahneye itti. Şu an doktora öğrencisiyim, az kaldı bitecek. Akademik çalışmayı çok seviyorum. DAÜ müzik bölümünde sadece haftada 1 ders, 4. sınıf koro yönetimine giriyorum. 3ay sonra meslektaş olacağım arkadaşlarımla deneyimlerimi paylaşıyorum. 17 yıldır sınıftayım ve tek tevazu gösteremeyeceğim şey sanırım müzik öğretmenliğidir. Bu deneyimlerimi onlarla paylaşmak büyük zevk. Bu bölümde kısa bir süre viyolonsel derslerine de girmiştim ancak tayinimin Karpaz'a çıkması nedeniyle bu görevimden ayrılmak zorunda kalmıştım. Soru 5-Müzik öğretmenlerinin, ortaöğretimde karşılaştığı genel sorunlar nelerdir? Sizce temel altyapı ve müfredat, öğrencilerin tam anlamıyla müzik dersinden yararlanmasına yeterli midir?Soru 5- Müzik Öğretmenliği bu ülkede şaka gibi bir meslek. Kimsenin aldırmadığı, sadece milli günlere ve törenlere endeksli bir branş. Ben şu an MEB-DAÜ ortaklığında hazırlanan müzik müfredat ve kitap komisyonunda görevliyim. Bu derse bakış açısını, kapsamını, içeriğini sil baştan yaparak, öğretmenlere ciddi anlamda yardımcı olabilecek yeni bir müfredat ve kılavuz hazırlıyoruz. En kısa sürede öğretmenlerin eline geçmesini diliyorum. Bunun için altı kişi deli gibi çalışıyoruz. Bu çalışma için inanılmaz özveride bulunuyoruz. Ülkemizin geleceği ve çocuklarımız için buna değer. Soru 6- Müzik icra etmek ve müzik öğretmek adına gelecekteki projeleriniz nelerdir? Soru 6- Gelecek için çok büyük projelerim olmamakla birlikte,öğretmenlik ve akademisyenlik hayatımın içerisinde yazmak, fotoğraf çekmek ve sahne her zaman olacak diye umuyorum. Öğrenmenin sonu olsaydı iyi öğretmen olunabilirdi. Ben çocukları çok seviyorum onlarla mutluyum, bunu onlarla zamanı unuttuğumu gördüğüm için biliyorum. İşin en güzel tarafı onların da beni çok sevdiklerini hissediyorum. Ne diyebilirim hayat bana güzel.!!!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder