13 Şubat 2015 Cuma

Okulöncesi Eğitimin Gerekliliği 5

                                 ÜLKELERİN OKULÖNCESİ EĞİTİMDEN FAYDALANMA ORANLARI

               Merhaba sevgili okurlar. Hepinize huzurlu ve keyifli bir hafta sonu dilerim. Geçen hafta hatırlayacağınız üzere, okulöncesi eğitimin gerekliliği konusunda, çeşitli ülkelerdeki okulöncesi eğitiminin amaçlarına göz atmış, bu arada “Heat Start” yaklaşımından çok kısa olarak söz etmiştik. Bu hafta ise ilginç bulacağınıza inandığım bir konuyu, çağımızın nüfusunun çeşitli ülkelerde okulöncesi eğitimden faydalanma oranları konusuna bir göz atarak sohbetimize başlamak istiyorum…

               Sevgili okurlar, Fransa da okulöncesi eğitim mecburi değildir. Buna rağmen Fansız çocuklarının % 50 den fazlası, ilkokula başlamadan önce 1 ya da iki yıllık bir okulöncesi eğitimden geçerler. 1885 yılından itibaren eğitim ve bakım hizmeti vermekte olan yuva ve anaokulu olan okullar, Eğitim Bakanlığı tarafından desteklenir. Bu ilkede 5 yaşındaki çocukların hemen hemen tamamı okulöncesi eğitiminden yararlanmaktadır.

               Danimarka’ nın endüstrileşmiş bölgelerinde anaokulları ihtiyaç haline gelmiştir. Endüstrinin geliştiği, ya da gelişmekte olduğu ülkelerde, okulöncesi eğitimin de paralel olarak gelişmeye başladığını geçen sayılardaki yazılarımızda sizlere aktarmıştık. Ancak Danimarka da bu ihtiyaç toplumun bütünü için genelleştirilememiştir. 1969 yılında Danimarka, anaokul çağı çocuklarının ancak ve ancak % 15 ine hizmet verebilmiştir. Geriye kalan % 85 i için bu ihtiyaç karşılanamamıştır.

               Almanya’ da bu durum farklı eyaletlere göre değişiklik gösterir. Berlin de 5 yaşındaki çocukların çoğu okulöncesi eğitimden faydalanmaktadır. Bu çocukların % 20 den fazlası anasınıflarına, % 35- 40 kadarı ise, 12 hafta kadar oyun gruplarının faaliyetlerine katılmaktadır.

             Gelelim dünyanın en yüksek okur yazar oranına sahip ve sanayi ve taknolojide en gelişmiş ülkelerinden biri olan Japonya ‘ya; 1977-78 yılı başında anaokullarına giden ve bu eğitimden faydalanan çocukların sayısı, 2- 5 yaş nüfusunun % 41 ini teşkil etmiştir. Bu ülkede okulöncesi eğitimi mecburi olmamakla birlikte, bu konuda talepler giderek artmaktadır. 5 yaşındaki çocukların % 90 ının okulöncesi eğitimden yararlandığı bilinmektedir.

               Genellikle dünyanın her ülkesinde, hayatın ilk 5 yılına ait olan eğitim, anne-babaların temel görevleri arasında kabul edilmektedir.  Eğer bu açıdan bakarsak, çocukların okulöncasi eğitimden yararlanma şansı en çok aileye bağlıdır. Geçen sayılardaki yazılarımızda da belirttiğimiz gibi, ailenin böyle bir kurumdan faydalanma ihtiyacı, çocuğun ileriki yaşlardaki tüm hayatı için her şeyden önemlidir. Bu faktör göz önüne alınınca, çevremizdeki okulöncesi eğitim , yuva, müzik ya da ingilizce eğitimi veren kuruluşların, ebeveyn katılımlı dersler, programlar ya da çalışmalar yapmasının altında yatan temel neden budur. “Ebeveyn destekli eğitim” 

               Görüldüğü üzere, dünyanın çeşitli ülkelerindeki okulöncesi durum ile ilgili verilen bu bilgiler, ülkelerin gelecek kuşaklarının gelişmesi ve eğitilmesi, bunun yanında da kadının iş, meslek edinmesi ve kişilik olarak kendini geliştirmesi yönünde çaba sarfetmesindeki önemi gözler önüne serer.

                Okulöncesi kurumlarına duyulan ihtiyaç, Türkiye’ de de son zamanlarda yaygın hale gelmiştir. Daha önce de anaokullar ya da yuvalar vardı, ancak faydalanma oranları çok sınırlı idi. Ancak son yıllarda iş hayatının artması, kadının çeşitli iş kollarında çalışması ve okulöncesi eğitiminin gerekliliğinin anlaşılması, okulöncesi eğitim kurumlarına olan ilgiyi artırdı. Türkiye’ nin coğrafi yapısı, yerleşme merkezlerinin çok dağınık oluşu, toplumda kültürel yapıları ve sosyo-ekonomik durumları farklı olan aile tipleri oluşu sebebi ile de, okulöncesi eğitimin bir gerekliliğidir. Bu farklı sosyo-kültürel çevreden gelen ailelerin çocuklarının gelişim farklarını en aza indirgemek ve dolayısı ile eğitimde fırsat eşitliği yaratmak için, ülke çocuklarının muhakkak tümünün okulöncesi eğitimden yararlandırılması gerekir.

              Gelelim ülkemize; kadının son zamanlarda iş, meslek ve kişilik olarak kendini geliştirmek istemesindeki nedenler okulöncesi eğitimin, son yıllarda çok gelişmesindeki temel nedenler olmuştur. Ülke çocuklarının büyük bir çoğunluğu artık okulöncesi eğitim kurumlarından yararlanmakta, böylece ilkokula başlama yaşına gelene kadar temel eğitim sürecini tamamlamaktadırlar. Ancak aileler çocuklarını bu eğitim kurumlarına verirken iş hayatının yoğunluğu, sosyal hayata daha çok katılma isteği ya da sosyal aktivitelere katılma bahanesi ile, çocuklarını da ihmal etmemeleri gerekir. Çünkü eğitim, yukarıda da belirttiğimiz gibi ailelerin temel görevidir. Çocuğumuzla eğitim dışında da birebir ilgilenmek, çocuğun ileride oluşturacağı kişilik gelişimini, dolayısı ile ömrü boyunca alacağı eğitimi büyük oranda etkiler…

               Sevgili okurlar umarım yararlı bir sohbet olmuştur, gelecek hafta yeniden görüşebilmek ümidi ile hepinize mutlu hafta sonları dilerim.   

                     

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder