20 Şubat 2015 Cuma

Derviş Kaşıkları

DERVİŞ KAŞIKLARI

                Sevgili okurlar bu hafta Kıssadan Hisseye köşemizde sizlere, yine beğeneceğinizi umduğumuz bir hikaye ulaştırmak istiyoruz.Sevginin sözde değil, özde yaşanması gerektiğini bizlere hatırlatan bu güzel hikayeyi belki de bazı okuyucularımız daha evvel de okumuştur. Gelin bu güzel hikayeyi birlikte hatırlayalım…

                “Sevginin yalnızca sözünü edenlerle, onu yaşayanlar arasında ne fark vardır?” diye sormuşlar bir bilgeye… Bilge bir sofra hazırlamış ve sevgiyi dilinden hiç eksik etmemelerine karşın, onu günlük yaşamlarında hiç kimseye göstermeyen kişileri yemeğe çağırmış. Sofrada herkes yerini aldıktan sonra, önlerine birer tas sıcak çorba, sonra da derviş kaşıkları denen, sapları bir metre uzunluğunda olan, özel kaşıklar getirmiş. Ev sahibi yemeğe davet edilen konuklara, bu kaşıkları nasıl tutmaları gerektiğini söylemiş. Herkes kaşığını sapının ucundan tutacak ve yemek öyle yenecekmiş. Misafirlerucundan tuttukları bir metrelik kaşıkları, güçlükle çorba taslarına daldırıyorlar, fakat kaşıkları çorba doldurup ağızlarına götüremiyorlardı…

                Ağızlarına bir kaşık çorba bile koyamayan konuklar, yemekten sonra sofradan kalktıklarında, karınlarını doyuramamışlar, üstelik kaşıklarından dökülen çorbalarla da sofranın üstünü kirletmişlerdi…

                Bilge, birkaç gün sonra yeniden bir yemek daveti verdi. Bu kez sevgiyi gerçekten bilen ve her gün sevgiyle yaşayan kişileri çağırdı. Yüzleri aydınlık, gözleri sevgiyle gülümseyen, karşısındaki ile konuşurken karşısındakinin gözlerine bakan, iyimser kişiler geldiler ve bu kez de onlar sofradaki yerlerini aldılar. Önlerine birer tas çorba ve sapları bir metre uzunluğunda derviş kaşıkları yemeğe getirildi. Onlara da kaşıkları ancak saplarının ucundan tutabilecekleri kuralı söylendi. Ev sahibi bilgenin “haydi buyurun afiyet olsun” sözünden sonra, önce sofrada kısa bir sessizlik oldu. Sonra sofradaki herkes önündeki kaşığı ucundan tuttu ve karşısındaki kişinin çorbasına daldırıp, kaşığına aldığı çorbayı, karşısındaki kişinin ağzına uzattı. Bu yöntemle herkes karnını doyurabildi. Konuklar sofradan kalktıklarında ise, sofranın üstünde, dökülmüş tek damla çorba yoktu…

               Sevginin yalnızca sözünü edenlerle, onu yaşayanlar arasında ne fark var sorusunu soranlara da bu uygulama ile cevap verdikten sonra bilge, bir de öğütte bulundu; “İşte” dedi, “kim ki yalnızca yaşam sofrasında yalnızca kendini görür ve yalnızca kendini doyurmayı düşünürse, o kişi aç kalacağını da bilmelidir ve kim ki başkalarını da düşünür, o da başkaları tarafından doyurulacaktır… Çünkü hayat pazarındaalan değil, veren kazançlıdır her zaman…”

              Sevgili okurlar hayat kavgasına, işimiz gücümüze kendimizi o kadar çok kaptırıyoruz ki, bazen bize uzanan yardım elini ya görmüyoruz, ya da yaşadığımız yoğunluktan dolayı görmemezlikten geliyoruz… Oysa unutuyoruz ki bizim yapabileceğimiz en ufak bir yardım eli bile, eşimizin, dostumuzun, sevdiklerimizin veyahut hiç tanımadığımız birinin bile, hayatında çok şey değiştirebilir. Bizim başkasınayaptığımız ufacık bir iyilik, onun hayatına yeni umutlar açmasına vesile olabilir. İçinde sevgi tohumları yeşerten her varlık, başkalarına da yardım elini uzatmaya, başkaları için de bir şeyler yapmaya meyillidir, hatta bundan mutluluk ve kıvanç duyar. Çünkü canlı olmanın, yaşamanın, nefes almanın yolu buradan geçer sevgili okurlar…

               Herşeyi sevgiyle yapmalıyız… İşlerimizi yaparken bile sevgiyle yaparsak, yüzümüzden o tatlı huzur, gözlerimizdeki yaşama sevinci dışarıya yansır. Etrafımıza verdiğimiz o pozitif enerji bile, başkalarının da işlerine sevgiyle yaklaşmasına, onların da işlerini severek yapmasına vesile olur  

                Ruhunda sevgi tohumları yeşerten her varlık, başkaları için kötü şeyler de düşünemez sevgili okurlar. Çocuklarımıza, yakınlarımıza, sevdiklerimize ya da çevremizdeki insanlara ufacık bir yardım elini uzatmaktan sevinç duymamız gerekir, böyle yaparsak daha mutlu bireyler oluruz ve çevremize de mutlu olmaları için vesile oluruz… Unutmamalıyız ki,her şeyin başına sevgi vardır…

                 Daha bu hafta Türkiye de yaşanan, Özgecan Aslan olayında, yüreklerimiz parçalandı sevgili okurlar… Hiçbir canlının başka hiçbir canlıya yapmayacağı, yapamayacağı bu vahşet dolu olayı şiddetle kınıyor, bunu yapanların ve buna vesile olanların en ağır bir şekilde cezalandırılması gerektiğine, Yeni Bakış gazetesi olarak katılıyoruz…      

 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder