28 Ocak 2015 Çarşamba

Okulöncesi Eğitiminin Gerekliliği 1

             Merhaba sevgili okurlar… Bugünden itibaren her cumartesi günleri, kültür ve sanat yazıları ile gazetemiz “Yeni Bakış” ta sizlerle birlikte olacağımı müjdeler, hepinizin keyifli ve huzurlu bir hafta sonu geçirmenizi dilerim.
              Mesleğim icabı konu seçimi yaparken, sizlere daha etkili ve verimli ulaşabilmek için, en güçlü olduğuna inandığım yönümü, yani pedagojik yönümü kullanmaya çalışacağım ve sizlere doğumumuzdan ta ölümümüze kadar, hayatımızın her evresinde iç içe olduğumuz bir konuyu, “müzik” konusunu anlatmaya çalışacağım…
              Bazı meslekler çok yönlüdür sevgili okurlar, aynı müzik biliminin de olduğu gibi… Bizler bu sayfalarda müziğin sözlük anlamını, ortaya çıktığı zamanı, ya da tarihsel gelişimini yazarak başlasaydık belki de çok klasik bir yazı ya da sohbet yapmış olurduk. Evet, ileride tabii ki bu konularla da ilgili yazılarımız, sohbetlerimiz olacaktır. Çünkü her bilim dalında olduğu gibi, müzik bilimi de ne kadar da çok yönlüyse, aslında içindeki konular o kadar birbirini tamamlar…
                Bizler bu sayımızda ve bundan sonraki birkaç sayı boyunca, müziğin okul öncesi yaşlardaki çocuklarda etkin olarak işlenmesi ve kullanılması konusunu işleyeceğiz…
                 Müzik Öğretmeni yetiştiren kurumlar, Eğitim Fakültelerine bağlı Müzik bölümleridir sevgili okurlar… Fakat Eğitim Fakülteleri Müzik Bölümlerinde sadece “ortaöğretim kurumları” için müzik öğretmeni yetiştirilmektedir… Öyleyse ilköğretim, ve daha da önemlisi okulöncesi eğitim boşluktadır. Çoğu kez de bu nedenle eğitim-öğretim yanlışlıkları yapılmaktadır… Bu konuyu genel olarak ülkemiz üzerine uyarlarsak, evet, bizim ilköğretime öğretmen yetiştiren bir eğitim kurumumuz var, fakat o kurumumuz ilköğretime ve okulöncesi eğitime “sınıf öğretmeni” yetiştirmekten öteye gitmez. Zaten o eğitim kurumumuz müzik, resim ya da spor öğretmeni, yani “branş öğretmeni” yetiştirmeyi görev edinmeye kalksa, okulun eğitim öğretim programlarının ciddi bir farklılıkla yenilenmesi, yani yapının olduğu gibi değişmesi gereklidir… “Branş” ismini verdiğimiz bu bölümler, ilgili okulun ek bölümleri olarak açılabilir. Bu sefer de ciddi bir eğitici öğretmen kadro boşluğu oluşur…
                  Görüldüğü gibi sevgili okurlar, mevcut bir düzenin üstüne başka bir düzen yaratıp uygulamaya koymak, “iğne ile kuyu kazmaya” benzer… Ancak şunu da belirtmekte yarar var; çok zor olsa da, asla doğru bir işi uygulamaya koymaktan vazgeçmemeliyiz, ondan dolayıdır ki bunun ileride doğru bir raya oturacağına kesinlikle inananlardanım… 
                   Marmara üniversitesi Atatürk Eğitim Fakültesi Müzik Öğretmenliği Bölümünü bitirip, askerlik görevimi tamamladıktan sonra, bir sene İstanbul daki bir ilköğretim okulunda müzik öğretmenliği yaptım… Zevkli olmasına rağmen, bu bendeki ilk “soğuk duş” etkisi yaratan yerdi… O yıllarda “çocuk gelişimi ve eğitimi”nin önemini, nasıl olması gerektiğini farkedebildiğimi, kavrayabildiğimi söyleyemem. KKTC Milli Eğitim Bakanlığına bağlı Gülenyüzler Anaokulunda “sözleşmeli müzik öğretmeni” olarak başladığım tarih de benim için ikinci bir sınav merkeziydi… Problem, ne memleketimden ayrı geçirdiğim zaman, ne de başka bir şeydi… Problem, benim ortaöğretim için müzik öğretmeni yetiştiren bir kurumdan mezun olmamdı… İlköğretim için veya okulöncesi eğitim kurumlarına müzik öğretmeni yetiştiren bir kurum da yoktu… Hala daha da yoktur. Teknik olarak zorlamam olanaksızdı, çünkü bir çalgıyı (Keman) ileri derecesine kadar öğrenmiş, sınıf çalgısı olan piyanoyu ve gitarı çalmayı geliştirmiş, ve sesimi etkin olarak kullanmayı okulda öğrenciyken öğrenmiştim… Sorun ilköğretim ve okul öncesi öğretimindeki çocuklara, nasıl ulaşacağımı, onlara müziği nasıl kavratabileceğimi keşfetmemdi… Bu problemimi, iyi saatte olsun, o zamanki Gülenyüzler Anaokulu okul müdüresi sn. Sevgi Konaç ve, şu anda Atatürk Öğretmen Akademisinde öğretim görevlisi olan yrd. Doç. Hasan Özder le aştım… Hatta işleri daha da geliştirip, üç yıl aynı anaokulunda çalıştım ve 2003-2004 öğretim yılında, ilk anasınıflar öğretmen el kitabı olan, KKTC Milli Eğitim ve Kültür Bakanlığı “Okulöncesi Eğitimi Öğretmen El Kitabı” isimli çalışmada, anasınıflara ve okulöncesi çocuklara müzik nasıl öğretilir, sınıfta müzik öğretmenlerinin ne yapmaları gerektiğini öğretici bir kitabın yazımında da yer aldım. 13 tane de okulöncesi çocuklar için yaptığım beste bu kitapta yer aldı… Bu da konuya ne kadar hakim olabildiğimin “tuzu biberi”ydi…
                   Üç sene içinde, okulöncesi cocuklara yönelik müzik çalışmalarını bu kadar geliştirmeme ben bile inanamamıştım, ama yaşadıklarımdan şunu çıkarmıştım; ciddi çalışılırsa, istenilen hedefe er ya da geç ulaşılır… Bu iki örnek okul, okulöncesi çocuklarının müzik etkinliklerini nasıl yapmaları konusunda önemli buluşlar kavramama ve gözlemleme yapmama çok yardımcı oldu ve o zamandan sonra esas mesleğimin bir kolu olarak “okulöncesi eğitim kurumlarında müzik nasıl öğretilir “ konusuna sürekli eğilmeme vesile oldu…  
                  Sizlere gelecek hafta, okulöncesi çocuklara yönelik müzik etkinliklerinden bahsetmeye devam edeceğim sevgili okurlar, şimdilik hoşçakalın, huzurlu ve neşeli hafta sonları dilerim…     
                         
                                   



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder